İstenmemek nasıl bir duygu? Bilmek istemezdim. Bu duyguyu tecrübe etmek, onu tarif etmeye yetmiyor. Kelimeler gerçekten de “kifayetsiz” kalıyor. Tarif edemediğim için kitleniyor parmaklarım, doğru harfleri getiremiyor bir araya. Bu duyguyu içimden yazarak bile atamayacağımı bilmek beni korkutuyor. Daha kötüsü, belki de en kötüsü ise bunu kabullenmiş olmam...
Seni istemeyen, görmek için parmağını kımıldatmayan birini düşünmek... Herşeyi “ben kendim için yapıyorum, onun beni istemesi ve sevmesi için değil” diyerek onu savunmak... Bunu yaparken aslında kendimi kandırmaktan öteye gidememek... Gurursuzluk değil de nedir? ‘Gerçek aşkın, sevginin olduğu yerde gurur olmuyormuş’, konulu twitlerden, özlü sözlerden mi medet mi umsam ne yapsam... Ya da ‘Onu gururumdan daha çok istiyorum’ iyi bir kaçış olur mu? I-ıh olmaz, olmuyor. Acı orda, sızı orda, akmayan yaşlar orda...
İşin daha beter kısmı; “onlar” seni istemezler ama tamamiyle uzaklaşmana ve onları tamamiyle silmene de fırsat tanımazlar: “Mutsuzluğundan sorumlu olmayacağım kadar uzağa git ama oradan öteye değil”. Bu gönderiş illa fiziksel olmak zorunda değil, seni kendinden fikren de olsa uzaklaştırmak ister. Öte yandan sen içinde ufacık da olsa bir “ümit” taşı ki tam anlamıyla onu unutarak kendini özgürleştirme! Orada bir yerlerde dur işte!
Bunun arkasındaki motivasyon, her geminin gün gelip soluklanacağı bir limana ihtiyaç duyması gibi birşey sanırım. Her gemi illaki bir gün uğrayacağı, dinleneceği ve ilk fırsatta terk edebileceği bir liman arıyor. Aslında o liman da kopup gitmek istiyor, istemez mi hiç? Gerçi gidebilse bile nereye gidecek? Hiç önemi olmuyor o an, neresi olduğu geminin umrunda bile olmuyor. Sadece gitsin, yeter ki kopsun istiyor. Orada durmuş bir tek o gemi için nefes almayı içine yediremiyor besbelli...
Ben de her liman gibi, günün birinde bir gemi olmak istiyorum. Hem öyle iyi kalpli, öyle düşünceli bir gemi olacağım ki bir gün bile limana uğramayacağım. Açık denizlerde yazacağım tüm hikayelerimi ve okyanus sularında kavuşacağım ilk aşkıma. Açık denizlerde öleceğim ben, ardımda garip, ıssız, sessiz bir liman bırakmadan...
Lerzuş der ki; yüreğinizi yüreksizlere teslim etmeden önce iyice düşünün...